top of page
Search

Aydan Aksakal, hatofcity, 2022

uyudu. korku içinde. bir sokağa döndü ve kendi gölgesinden korktu. bedeninin kendisinden değil. başka bir sokağa döndüğünde gölgesini göremediği için korktu. ormana yaklaştığı sırada bir köpeğin havlamasından korktu. köpeğin kendisinden değil. ormanın içinde ilerlemeye başlayınca da sesin yokluğundan korktu. uyandı, kabustan korktuğu için değil, taksi şoförü onu uyandırdığı için. gelmek istediği yere gelmişti. müzeye giriş biletini aldı. müzedeki her şeyin sahte olmasından korktu. okuduğu bir kitapta, bu müzede sergilenen şeylerden sahih olan tek bir parçanın bulunduğunu ve bu parçanın da Dostoyevski’nin şapkası olduğunu öğrenmişti. şapkayı bulamayacağından korktu. bulduğunda ise kitapta yazan bu bilginin gerçek olup olmamasından korktu. gözleri, cam fanusun sağ tarafına kaydı. bilgi kartını gördü. yazıyı okumaya başladığında, yazıyı anlamayacağından korksa da hemen okuyabildiği için, içi hemen rahatladı. içerideki şapkanın gerçekten Dostoyevski’ye ait olduğu yazıyordu. bu sefer de müzeyi hazırlayan kişilerin, onu kandırdığından korktu. nereden belliydi, kanıtı neredeydi, kim bilebilirdi bu şapkanın bizzat yazarın kafasının dışında bir süre takılı olduğunu? Dostoyevski’ye ait olan şapkayı izlemek için, Dostoyevski’ye ait olmayan ama sanki onun çalışma masasının önünde durduğu için, ona aitmiş gibi gösterilen sandalyeyi kendine çekti. sözde-Dostoyevski’nin-sandalyesine oturdu ve ondan geriye kalan tek şeyi izlemeye başladı. şapkayı önce onun başının dışında hayal etti. sonra bu şapkanın içindeki yazarın kafasını merak etti. sonra şapkayı kendi başının dışında hayal etti ama bu şapkanın içindeki kendi kafasını düşünmekten korktu. başının bu şapkaya sığmayacağından korktu. başının bu şapkanın içinde kaybolacağından korktu. ama tek bir şeyden korkmadı: koruma altında değilmiş gibi görünen fanusu kaldırıp, şapkayı oradan almak. kimseye ait olmayan sandalyeden kalktı, yazara ait şapkayı nazik hareketlerle fanustan çıkardı. neden olduğunu anlamadan, fanusu yerine koydu. bunu yapmanın saçma olduğunu düşündü ama bundan korkmak aklına gelmedi. şapkanın kafasına sığmayacağına veya şapkanın içinde kaybolacağına dair korkularını, sözde Dostoyevski’ye ait olan ama aslında ona ait olmayan masanın üzerine doğru bıraktı. nihayet kafasının üzerine şapkayı kondurdu. bu sefer küçükken izlediği bir filmde gördüğü sahneyi canlandırmaya kalktı. fötr şapkayı alnında aşağı doğru devirdi, kaşlarını çattı ve gözlerini kıstı. böylece kavga isteyen birine dönüştü. ardından şapkayı geriye doğru devirdi, kaşlarını kaldırdı ve gözlerini neşeli bir şaşkınlıkta açtı. böylece sohbet etmeye hazır birine dönüştü. son olarak şapkayı kafasının yan tarafına doğru devirdi, tek kaşını kaldırdı, gözlerini ve dudaklarını ön plana çıkardı. böylece çapkın birine dönüştü. bu üç tipe de şapkanın nasıl yakıştığını düşündü. kendine bu şapkanın yakıştığını da düşündü.


peki, o sırada ne oldu? birden ötmeye başlayan alarm sesinden ve güvenlik görevlilerinin ayak seslerinden korktu.


Burak Çakır

 
 
 

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page