top of page
Search

Aydan Aksakal, 2013, Bozuk Kafes

eksik kalan iki gözün hakkını teslim etmek zor olmasa gerek. çünkü gözlerin yokluğu, gözlere alışkın olanı tereddüt eder. göz, iki noktadan başka bir şey değildir. en azından ilk resimlerimizde bize böyle öğretilir. hiç çizemiyorsan iki nokta kondurursun ve insan, “gözlü” oluverir. resimdeki gözler, resme bakanı gözler ve böylece bakışma tamamlanmış olur.

*

resim dersine pollock geliyorsa, o başka. ancak bizim resim dersine pollock gelmiyordu. kimse gelip bize “resim ne denli doğrudan ifade kazanırsa, o denli iyi olur”[1] demedi. bize her zaman çizdiğimiz insan resimleri için doktor titizliğinde yerinde olmayan organlar soruldu: elleri yok mu bunun? burun niye çizmedin? kulaksız mı olacak bu? hani gözleri nerede? bütün bu sorulardaki eksiklikler giderilene dek resim tamamlanmış sayılmazdı. herkes kusursuz bir anatomik varoluş çizmek zorundaydı. anatominin kesmek, doğramak, parçalarına ayırmak anlamına geldiğini biz o günlerde öğrendik. ancak insan varoluşu anatomiden fazla ve farklı görünürdü.

*

bir resim denemesi, insanın parçalarını tek tek temin etmek veya gözlerin hakkını teslim etmek zorunda olan bir anatomi modeli değildir. ressamın çizmediği gözler için kimseden özür dilemesi beklenemez. şayet birisi bu eksikliği tamamlamak isterse, bu eksikliği kendi bakışının üreticisi olan gözlerle tamamlayabilir ancak bir tükenmez kalem bu eksikliği dolduracak araç değildir. resimde ne varsa, o resmin insanı tam olarak odur. geriye kalan ne varsa zaten kalması için bırakılmıştır.


Burak Çakır


________________

[1] Jackson Pollock, akt. İlhan Berk, adlandırılmayan yoktur: 20.

 
 
 

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page