top of page
Search

Aydan Aksakal, il mange espace de Calabi-Yau, 2022

camera obscura yani karanlık oda, karanlığı aydınlatan bir yer olma özelliğini taşır. ışığa dair o anda dışarıda ne varsa, karanlıkta kendini göstermeye hazırdır. göz açıp kapayıncaya kadar, kesintili bir ışık anı oluşur, ardından şipşak bir görüntü ve sonunda yeniden karanlık.


karanlık odanın tek sorunu her şeyi tersten gösteriyor oluşudur. bu yüzden karın yoğun olduğu gecelerde hava karanlık değil, aydınlık oluverir. çünkü herkes karanlıktan kurtulmak ister ve insanlar toplu olarak tersten görüverir kar-anlığı. ancak herkes aynı anda tersten görüyorsa, bu aynı zamanda herkesin aynı anda düzgün gördüğünü de kanıtlayan bir görüntüdür.


herkes doğru görüyor, çünkü tüm gözler ters görüyor. ayrım yapmaya izin veren bir kerteriz noktası yoksa, ortada bir ayrım yoktur. herkesin düz olanı tersten gördüğünün bilmek için, keskin gözlere değil camera obscuranın nasıl çalıştığını bilenlere ihtiyaç vardır. ama burada önemli olan ve bilinmesi gereken yegane şey, sadece karanlıktır.


camera ob-scura yani örtüyle örtülmüş oda, aydınlığı karartan bir yer olma özelliğini de taşır. karanlığın antik teminatı olan birkaç metre kumaşla örtülmüş bir yerdir burası.


camera a-letheia yani hakikat/keşif odası, bilgeliğin antik teminatı olan birkaç metre kumaşın sıyrılmasıyla görülen gerçeğin izlerinin düştüğü ve rahatsız edici gözlerle keşfedildiği yerdir burası.


örtüyle örtülmüş bir oda ve örtüsü üzerinden çekilmiş bir oda. peki burada kaç örtüden söz edilmektedir? söz konusu hakikatin üzerine bırakılmış olan örtü ilk ve son örtü mü?


hepsi tersten gördüğü için, hepsi düz gördüğünü iddia eder. “bu dümdüzdür.” hepsi birden böyle düşünür çünkü bakış açıları böyledir. “örtünün gerisinde başka bir örtü olduğunun bilincinde olmayanların perspektifidir bu.”[1] örtünün gerisinde örtü varsa, iş başka. bu sefer ters gördüğü halde düz gördüğünü sananlar yanılacaktır. platon’un anlattığı rahimde mahkum olanların durumudur bu. ancak güneşe çıkanlar, gözlerinin kamaşması geçtiğinde, yeni bir örtü görürse ne olacak?


bu sefer çok bildiğini sananlar da yanılmış olacak. çünkü herkesin ters görüyor olduğu şeyin yani hakikatin zaten ters durduğu gerçeği ortaya çıkacak. böylece örtülerin sonsuzluğu, herkesi kör kılacak ve yeniden tek bir şey kendini gösteriyor olacak: sesin karanlığı yani körlerin sessizliği.


bu da tıpkı karın karanlığı aydınlatması gibi, seyretmesi seyircisine büyük bir haz veren bir an sunacak. ancak kar gökten yere değil, yerden göğe yağacak. ama işte insan yine korkacak: “evet, gerçekten korktuğum bir şey varsa o da aydınlıktaki karanlıktı.”[2]



Burak Çakır


__________________ [1] Sarah Kofman, camera obscura, çev. E. Kıvılcım. [2] Karl Ove Knausgaard, çocukluk adası, çev. H. Şahin.

 
 
 

Recent Posts

See All

Comentários


bottom of page