- demeuredemeure
- Jan 22, 2023
- 2 min read

iğnenin kağıt üzerinde açtığı bir deliği yeniden bulmak için iğne kadar keskin gözlere sahip olmak önemli. bakış, bir kere bu nokta kadar iğnenin yerini kaçırdı mı dümdüz beyaz bir yüzeyin sonsuzluğuyla karşı karşıya kalır. kağıdı bir a4 olarak düşünmemek gerekir. sanayi tipi devasa bir kağıt rulosunun bir kenti kaplayacak biçimde yayılarak açıldığını düşünmek gerekebilir. bu yaygıda açılan deliğin üzerinden makul bir süre geçmesi gerebilir, unutmak için. unutmak bütün hayalkırıklıklarının devasıdır. unutmak aynı zamanda –elbette– zehirdir. Hayalleri zehirleyen bir edim olarak unutmak, kişinin kendi oluşunun asla olamayacağı olası oluşlarını kaçırmaktır. iğne deliğinden geçen ışık sayesinde, yeryüzünün herhangi bir yerine karşılık gelen bu kentin dokusunda bir fotoğraf oluşacaktır zamanla. zaman, tıpkı unutmak gibi, her şey için deva ve zehirdir. zamanla bu iğne deliğinden geçen ışık sayesinde oluşan fotoğrafın asıl noktasını kaçırmamak bu yüzden mühim. “çünkü fotoğraf, kendimin, bir başkası olarak ortaya çıkması, bilincin özdeşlikten kurnazca ayrılışıdır.”[1]nihayetinde bir fotoğraf, kendimin bir daha asla ben olarak belirmeyecek bu olanağına bir bakıştır. eski fotoğraflara bakmak, geçmişin hayalkırıklıklarını hatırlatan bir panzehir olarak el altında tutulur. bir daha asla bakılmayacak el altında tutulan kağıtlar. panzehir olsa kaç yazar! yahut bir cep telefonunun bozuluverecek, çalınıverecek, siliniverecek sözde-hafızasında sözde-saklanan verileri olarak digital-fotoğraflar. panzehir olsa ne olacak! en azından bunlar, sahici anlamda el altında tutulamadığı için hayallerin kırılganlığının iyi bir temsili gibi görünüyor. bir cep telefonunun iyi bir şeyleri temsil edebilme gücü olacağını kim bilebilirdi? ben bilmiyordum. kendi bilgilerine güvenen birinin trajedisi böyle bir şeydir. insan, bilgilerinin çözülme ve bozulma hızını anlamalı ve buna şaşırmasını bilmeli. her an hayalkırıklığının yıkıcılığına açıktır insan. bu yüzden hayallerin çözülme ve bozulma hızını anlamalı ama buna da şaşırmalı insan. kırılgan insanın, kırılıveren bir başka yönü. bilgilerini, hatta hayallerini bile sağlam tutamayan insanın kolunu bacağını kırıvermesine şaşmamalı. nihayetinde bir insan varoluşundan geriye kalan, biraz haysiyet ve birkaç kötü fotoğraftan başka, hiçtir.
Burak Çakır
__________________ [1] R. Barthes, camera lucida, çev. R. Akçakaya
Comments