top of page
Search

Updated: Jun 12, 2022




Aydan Aksakal, 2022, Daktilo, (10), 10


imza atmayı bilmeyenin parmak basması gibi, yazmayı bilmeyenin harf basması için üretilmiş bir makina veya makine olarak daktilo, garip bir nostaljik cihaz olarak plakçaların yakınlarında bulunur. bizim evde iki tane daktilo var. bunlar ağır ve çok toz tutan, inanılmaz yüksek ses çıkararak çalışan, harfleri basılı kalan, sürekli şeridi biten, kısacası yazmak isteyen birini yazma işinden uzaklaştırmak için türlü meşgaleyi içinde barındıran garip kutular olarak bir köşede canımızın sıkılmasını bekliyor. elektrik kesilince mum ışığında daktiloda yazmak istedim bir kere, daktiloyu yerinden çıkarıp şeridi bulup yazmaya başlayana kadar elektrikler geldi, kapatıp yerine geri koydum tabii ki.


buna rağmen uzun süre daktilo kullandım. birkaç sebebi vardı. kişi ile yazısı arasındaki yazı-aracının değişimi… yok, böyle entelektüel bir nedeni yok. nedeni başka ve yeri burası değil. daktiloda yazarken yapmayı en sevdiğim şey, hatalı yazdığım sözcüğün üzerinden x’ler ile geçmekti. bilirsiniz, mesela “daktilo” yazacakken “dsktilo” yazarsam o’dan geriye dönüp ‘d’nin üzerine ‘x’ koyarak sözcüğün en başından sonuna kadar sözcüğü x’lerdim. sözcüğün üzerinden x’ler ile geçerdim. sonra doğrusunu yazardım: “daktilo”. hiç pratik değil. daksil kullanırdım bazen ama hiçbir zaman kağıt daksiller eski moda sıvı daksillerin yerini tutmazdı. sıvı daksil kuruyunca da daktilo basmazdı. tam bir sorun yumağı ve bunun nasıl çözüleceğini sorabileceğim biri de yoktu. bu sorunun nasıl çözüleceğini öğrendiğimde ise artık canım daktilo kullanmak istemiyordu.


daktilo sizi (böyle saçmalıklarla uğraşmamak için) hatasız yazmaya zorlar veya daktilo sizi (böyle saçmalıklara hiç bulaşmamak için) başka insanlarla iletişim kurmaya zorlar. daktilo sizi harflerin arasında bir uylaşım kurmaya zorlar:


ç ü n k ü d a k t i l o d a h a r f l e r e t r a f a s a ç ı l m ı ş t ı r


daktiloya ilk defa sempati duymama neden olan şey bir çift sarı kilden yapılmış daktiloydu.

daktiloya ikinci defa sempati duymama neden olan şey, sevdiğim bir yazarın en sevdiğim romanını yüz yirmi feet uzunluğundaki bir rulo üzerine daktiloda yazmış olduğunu öğrenmemdi.

daktiloya üçüncü defa sempati duymama neden olan şey nietzsche’nin küre şeklinde bir daktilo kullanmış olduğunu öğrenmemdir ki bu, müthiş komik bir olaydır.


peki, bu yazı neden daktiloyla yazılmadı? yanıtı çok basit. daktilom evde kaldı ve ben bu yazıyı yanımda taşıyabildiğim bir laptop ile yazdım. nihayetinde laptop klavyesi de imza atmayı bilmeyenin parmak basmasından pek bir farkı olmayan dijital bir iz makinası veya makinesidir. benim açımdan tek farkı, daktilodan daha taşınabilir olmasıdır. taşınabilirlik göreceli bir nitelik. nietzsche o küre şeklindeki daktiloyu taşınabilir olduğu için kullanmıştı. ancak herhangi bir laptop çok daha hafif olduğu için artık herhangi bir daktilo, daha taşınabilir değildir.


daktilonun en iyi tarafı, geride iz bırakma kapasitesidir. geriye kalan, kağıdın ön yüzündeki mürekkepli harflerin izleri değil, kağıdın arka yüzündeki mürekkepsiz harf izleridir.


geriye (iz) kalır. daktiloda kalan iz, kişinin harflere basma gücünü de temsil etmesi bakımından incelikli bir düşünceyi hak eden izdir. daktiloyla yazmaktan daha ilginç olan, daktilo hakkında yazmaktır.


Burak Çakır





 
 
 

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page