- demeuredemeure
- Dec 4, 2022
- 1 min read
Updated: Dec 5, 2022

burası karanlık. bugün günlerden doğum günüm olabilirdi ama artık emin değilim. biraz mum biraz pasta bana iyi gelebilirdi, herkese iyi gelir. ama şekerin parlaklığının, suyun içinde önce matlaştığını sonra da tamamen kaybolduğunu gördüğümde aklımda kalan son şeyin yani doğum tarihimin de hafızamdan silindiğini fark ettim. kendimle baş başayım. elle tutulur hiçbir şeyin olmadığı bu yer benim için artık daha karanlık. bildiğim son şey de gitti. ellerimden sonra artık aklımda da hiçbir şey kalmadı. bu yokluktan geriye bir tek bedenim kaldı. bedenim, benim için kollarım demektir. kollarıma yazdığım iki satır iz. ne var ki hiçbir izi okuyabilecek durumda değilim. harfleri unuttum, anlamları unuttum, insanlığa dair ne varsa trenlere binip burayı terk etti. siz hâlâ okuyabiliyorsanız, alın işte okuyun, şöyle yazmıştım: “söyle bana, ıstıraplar dolup taşan biri için nedir gece ya da gündüz? / söyle bana, nedir düşünce denilen ve nedir onu meydana getiren?”[1]
ancak sizler harfleri bilseniz bile, doğum tarihlerinizi, pasta tariflerini hatırlasanız bile, bu iki satır izi okuyup anlamanız için eksik olan bir şey var bulunduğum bu yerde: ışık.
burası karanlık. kış, kendini ışıksız bir sakinlikte göstermekten yılmayacak ve siz de doğduğunuz günü unuttuğunuz vakit, her şeyin birer izden ibaret olduğunu fark edeceksiniz.
Burak Çakır
[1] W. Blake, Görüler, çev. K. H. Ökten.
Comments