top of page
Search

Aydan Aksakal, hipnoz, 2017

akıl yürütmeyle dans edilemez, ayak yürütmeyle dans edilebilir.


insan ile sanat arasında hiçbir araç olmadan, doğrudan bedenin kendisiyle gerçekleştirilen dans, kurallara sahip olsa da, sözcüklere veya sistematik kalıplara tamamen indirgenemez. dans sıçramaların ve seri hareketlerin ortamıdır; ayakların birbirine uyumlu adımlar atması, birbirine dolanması, bazen bedenin düşecek gibi olup düşmeden devam etmesi, sonunda da dans edenin başını döndüren bir deneyim yaşatmasıyla kendisini gösterir. dans böyle düşünüldüğünde tehlikeli bir deneyimdir: “zerdüşt ne zaman danstan söz etse, amacı kendisini uçurumun üstünde askıda tutmak içindir.” [1] uzun düşünmeye ve duruşlara fırsat vermeyen ipin tepesinde dansçı, müziğe kulak vererek ve düşünmeyi devreden çıkararak ayak ve bedenle bir tür hafifletici koordinasyon kurmaktadır.


dansa dair yazmanın zorluğu, dansın yazıya veya düşünceye değil sadece deneyime açık olan bir edim olmasıyla ilgilidir. tangonun nasıl bir dans olduğunu anlamak için onu metne dökebilmiş Vicente Rossi’den şu kısa alıntıya bakılabilir: “[...] bacaklar göze çarpacak biçimde kenetlenmişti. başları birbirlerine çok yakındı, şakak şakağa olmasa da neredeyse birbirine değiyordu. çift, sanki tek bir bedenmiş gibi, müziğin temposuna hayranlık verici bir biçimde itaat ederek bu şekilde bir bütün haline gelir; hafif, esnek, izledikleri yörüngeyi beklenmedik ama hoş görünen ayrılmalar ve dönüşlerle tehlikeye atarak, herhangi bir yumuşak kaymayı ani kaprisli manevralarla engelleyerek dans ederler; ezip çiğnemeler ve dönüştürmeler ani bir kaprisle herhangi bir yumuşak kaymayı engeller.”[2]


[1] C. G. Jung, nietzsche’nin zerdüşt’ü üzerine seminerler, çev. T. Berkes.

[2] Rossi’den akt. M. E. Savigliano, tango: tutku’nun ekonomi politiği, çev. S. Aygün.


Burak Çakır

 
 
 

Recent Posts

See All

Comentários


bottom of page